UZLAŞTIRMA ve UZLAŞTIRMACI
Ceza Muhakemesi Kanunu(CMK) m.250/3’te düzenlenen uzlaştırma, belirli suçlarda ve çocuklar bakımından belirli cezanın altındaki suçlarda suçtan zarar gören veya mağdur ile suç şüphelisinin bir araya getirilip anlaşmaları ve bu anlaşmanın Cumhuriyet savcısı tarafından uygun bulunması koşuluyla ihdas edilmiş bir onarıcı adalet formudur.
Eğer uzlaştırma başarıyla sonuçlanırsa Cumhuriyet savcısı yeterli şüpheye ulaşmasına rağmen uzlaştırmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi gerekir.
Uzlaştırma söz konusu olduğunda diğer emniyet tedbirleri muhakemesi bağımsız olarak yapılabilir. Fakat uzlaştırma, bünyesinde mağdur veya suçtan zarar görenin zararının karşılanmasını barındırdığı için kişisel haklara ilişkin bir hukuk davasının açılmasını da engeller.
Cinsel suçlar hariç takibi şikâyete bağlı bütün suçlar ve takibi şikâyete bağlı olmamasına rağmen bir grup suçta uzlaştırma mümkündür. Yine cinsel suçlar hariç suça sürüklenen çocuklar tarafından işlenen ve 3 yıl ve daha az hapis cezası gerektiren bütün suçlar bakımından uzlaştırma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilebilir.
Uzlaştırma söz konusu olduğunda ilk yapılması gereken tespit uzlaştırma kapsamında bir suç söz konusu olup olmamasıdır. Bu tespit edildikten sonra ancak uzlaştırma sürecinin başlatılabilmesi mümkündür.
Uzlaştırma
Madde 253 – (Değişik: 6/12/2006-5560/24 md.) (1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. (Ek:17/10/2019-7188/26 md.)(2) İş ve çalışma hürriyetinin ihlali (madde 117, birinci fıkra; madde 119, birinci fıkra (c) bendi),
6. (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Hırsızlık (madde 141),
7. (Ek:17/10/2019-7188/26 md.)(2) Güveni kötüye kullanma (madde 155),
8. (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Dolandırıcılık (madde 157),
9. (Ek:17/10/2019-7188/26 md.)(2) Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi (madde 165),
10. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
11. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları.
c) (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
Uzlaştırmanın söz konusu olması ya da bir suçun uzlaştırmaya tabi olduğunun söz konusu olması o suç bakımından da Cumhuriyet savcısının araştırma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Nitekim düzenlemeye bakıldığında düzenleme, uzlaştırma savcılığı diye ayrı bir teşkilatlanmadan söz etmektedir.
Genel soruşturmayı yapan cumhuriyet savcıları yeterli şüpheye ulaştıklarında dosyayı uzlaştırma savcısına gönderirler.
Özetle genel soruşturmayı yapan Cumhuriyet savcıları araştırma yükümlülüğünü eksiksiz bir biçimde yerine getirip söz konusu fiilin hukuki vasfının uzlaştırma kapsamında olduğunu fark ettiklerinde soruşturma dosyasını uzlaştırma savcısına teslim ederler. Burada yeni bir başka denetim getirilmiş durumdadır. Eğer uzlaştırma savcısı araştırma yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirilmediği düşüncesinde ise (yani toplanması gereken başkaca deliller olduğunu düşünüyor ise) veya suçun hukuki nitelendirilmesinin yanlış yapıldığı ve fiilin uzlaştırma kapsamında bir suç olmadığı sonucuna ulaşırsa bu durumda iddianamenin iadesi değil dosyayı tekrar soruşturma savcısına iade eder. Burada maksat uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirecek Cumhuriyet savcısının herhangi bir araştırma yükümlülüğünün olmadığının altının çizilmesidir. Bu iki Cumhuriyet savcısı anlaşabilir veya anlaşılmayabilir. Bu gibi durumlarda bu bir iddianamenin iadesi gibi bir işlem değildir. Bu savcılığın bir başsavcılık iç işlemidir. Böyle bir anlaşmazlık söz konusu olduğunda da bu anlaşmazlığı çözecek makam o yerde bulunan başsavcı veya bu işlerle görevlendirilmiş başsavcı vekili olacaktır.
Uzlaştırma, bünyesinde bir de yardımcı kişi barındırmaktadır. Bu yardımcı kişi uzlaştırmacıdır. Uzlaştırma savcısı, söz konusu dosyayı bir uzlaştırmacıya tamamen veya kısmen teslim eder ve bu uzlaştırmacı önce taraflara uzlaşmak istiyor musunuz şeklinde teklifte bulunur. Daha sonra teklif kabul edilirse müzakere denilen ikinci bir aşamaya geçilir. Tarafların talepleri konusunda müzakereler sürdürülür ve uzlaştırma eğer başarılı olursa uzlaştırmacı tarafından hazırlanılan ve tarafların da imzasını barındıran bir uzlaştırma raporuyla bunu Cumhuriyet savcısına sunar.
Uzlaştırma, bünyesinde bir edim barındırabilir veya barındırmayabilir. O yüzden hukuk davasının açılmasına engeldir. Dolayısıyla mağdur ya da suçtan zarar görenin, işlenen suç sebebiyle bir tazmin talebi var ise bu tazmin talebini uzlaştırma müzakerelerinde zikretmek ve tazmin talebinin kabulü durumunda da artık bir daha o fiil sebebiyle yeni bir tazmin talebinde bulunulamayacağı konusunda aydınlatılmak durumundadır. Buradaki edim mali, manevi ya da fiili bir edim olabilir. Önemli ve belirleyici olan husus tazmin talebinin içeriğindeki edimin hukuka ve ahlaka aykırı olmaması icap eder. İki tarafın bu anlamda birbirlerine karşı eşit oldukları gerçeğini ya da eşit pozisyonlarda bulunduğu hususundaki algıya ters bir durum olmamalıdır. Edimin hukuka ve ahlaka uygunluğunu denetleyecek makam Cumhuriyet savcısıdır.
Uzlaştırma sürecinin başarıyla sonuçlanması durumunda bu uzlaştırma raporu Cumhuriyet savcısı tarafından onaylanır ve onaylanması ile uzlaştırma raporu ilam hükmünde belge mahiyetine gelir. Dolayısıyla edim yerine getirilmediğinde uzlaştırma raporuna istinaden bir icra hukuku prosedürü başlatılabilir. Edim, tek defada yerine getirilecek bir edim olabilir veya zamana yayılan bir edim de olabilir. Örnek vermek gerekirse edim, 10 milyar liranın 10 ay içinde 1’er milyar liralık taksitle ödenmesi gibi olabilir veya taksirle yaralama sonucu kolu kırılan kişinin, şüpheliden kendisine haftada bir gün yazışmalarına yardımcı olması şeklinde talebi de olabilir. Belirli bir zamanı yayılması söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda takipsizlik kararının verilebilmesi uzlaştırmanın başarılı olması ile sınırlı değildir. Aynı zamanda edimin yerine getirilmesi de gerekir. Bu tür taksitle edimler söz konusu olduğunda yahut zamana yayılan edim söz konusu olduğunda Cumhuriyet savcısı edimin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek durumundadır. Fakat soruşturmayı da bir biçimde sonuçlandırması icap ettiğinden kanun bir ara formül geliştirmiştir. Zamana yayılan edimin söz konusu olduğu hallerde veya taksitli edimin söz konusu olduğu hallerde uzlaştırma raporu onaylandıktan sonra Cumhuriyet savcısı kamu davasının açılmasının ertelenmesi müessesesinin edim yerine getirilene kadar koşulları aranmaksızın uygular. Yani bu gibi hallerde kovuşturmaya yer olmadığına değil kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verir. 6 ay veya 1 sene veya 2 sene sonra edimin yerine getirildiğinin tespit edilmesinden sonra kamu davasının açılmasının ertelenmesinden edimin yerine getirilmesi sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararını verir. Zamana yayılan edimler veya taksitli edimler söz konusu olduğunda bunun azami süresi maksimum 5 yıl olabilir. Çünkü kamu davasının açılmasının ertelenmesi maksimum 5 yıl için uygulanabilen bir prosedür. 5 yılın sonunda artık ya takipsizlik kararı veya iddianamenin düzenlenmesine karar vermesi gerektiğine göre Cumhuriyet savcısının 5 yılı aşan zamana yayılan veya 5 yıldan fazla bünyesinde taksit barındıran bir edimin yerine getirilip uzlaştırma kapsamında uygulanabilmesi mümkün değildir.
Herhangi bir soruşturmada uzlaştırmaya bir defa başvurulabilir. Tıpkı ön ödemede olduğu gibi bu yolun işletilmesi ve dava koşulu olduğuna göre davanın açılabilmesi için bu yolun başarısızlıkla sonuçlanması icap eder. Ancak taraflar uzlaştırma kapsamında bir suçta uzlaşmamalarına rağmen daha sonra kendi aralarında bir uzlaştırma protokolü hazırlayıp bir uzlaşma belgesi ile savcılığa başvurabilirler. Bu gibi durumda bir uzlaştırmadan değil uzlaşmadan bahsedilmektedir. Taraflar, uzlaştırma başarısız olduktan sonra kendi aralarında uzlaşırlar ve uzlaştırma raporunda bulunan hususları barındıran bir anlaşma ile Cumhuriyet savcısına başvurması durumunda savcı bu noktada edimler var ise ahlaka ve hukuka uygun olup olmadığını denetleyip onaylayarak yine aynı şekilde kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilir.
Yargıtay uygulaması, uzlaştırmayı muhakeme hukukuna dahil olmakla beraber bir maddi ceza hukukunda sonuçları olan bir müesses olarak tanımlamıştır. Bir fiil, hüküm kesinleştikten sonra dahi uzlaştırmaya tabi hale getirilir ise o zaman uzlaştırma prosedürünün işletilmesi zorunluluğu gündeme gelir. Nitekim bu düzenleme ilk yapıldığında ve daha sonra da kânun değişikliği ile kapsamı genişletildiğinde cezaevinde bulunan hükümlülerin suç mağdurları ile uzlaşması sonucu birtakım tahliyeler olduğu görülmüştür. O halde hüküm kesinleştikten sonra bile geçmişe yönelik olarak etki doğurabiliyor ise uzlaştırma müessesesi soruşturma evresinde işletilmemiş veya işletilmiş olsa bile başarısız olunmuş uzlaştırmalarda ya da kovuşturma evresi başarısız olmuş uzlaştırmada henüz hüküm verilmediği için sanık ile suçtan zarar gören veya mağdurun uzlaşmasına mahkeme hukuki sonuç bağlamak durumundadır.
Av. Hazal Tüzün
Kaynak: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Dr. Serdar TALAS ders notlarından yararlanılmıştır.