SAĞLIK HUKUKU UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK
Sağlık Hukuku ülkemizde yeni bir hukuk alanı sayılabileceği gibi ilgili mevzuat da yeni yeni gelişmektedir.
Her hukuk alanında olduğu gibi sağlık hukuku alanında da uyuşmazlıklar ortaya çıkmaktadır. Bu uyuşmazlıkların çözümü için normal koşullarda olduğu gibi yargı yolu ile çözüme ulaşmaya çalışılmaktadır. Ancak hukuk sistemimizde sağlık hukuku ile özel olarak ilgilenen bir mahkeme bulunmamaktadır. Böylelikle somut olaya göre gidilecek mahkemeye karar verilecektir. Ancak son yıllarda ülkemizde arabuluculuğun yaygınlaşmaya başlaması ve sağladığı avantajlardan dolayı sağlık hukuku uyuşmazlıklarında da arabuluculuk sistemi kullanılmaya başlanmıştır. Bu sebep ile sağlık hukukuna kısaca değinildikten sonra sağlık hukukunda arabuluculuk incelenecektir.
İnsanların sırf insan olduklarından ötürü sahip olduğu belli başlı hakları bulunmaktadır. Bunların en temeli ve en gerekli olanı sağlıklı bir yaşam sürmektir. Bireyin bu hakkından faydalanmasını sağlamak devletin görevidir. Bu sorumluluk devlete anayasa ile yüklenmiştir. Bu hakkın kapsamına sağlık çalışanları ve normal sivil halk girmektedir. Ayrıca devlet bu hakların uygulanmasını sağlarken düzgün bir şekilde uygulandığından emin olmakla yükümlüdür. Dünya Sağlık uygulamasının geniş tanımlamasına göre ‘’mevcut sağlığın gözlemlemesi, geliştirilmesi ve devam ettirilmesi, sağlık hizmeti, sağlık çalışanlarının yada birimlerinin hastalıkların ve yaralanmaların önlenmesi, tıbbi açıdan sürekli yeniliklere açık hastalıkların tedavisi, takibi, kontrolü yaşam kalitesinin optimum düzeyde sağlıklı ve fonksiyonel olmasını sağlamak adına aldığı hizmetlerdir’’
Sağlık uygulamaları günümüzün teknolojisi ile epeyce bir gelişme göstermiş ve üst seviyelere ulaşmıştır. Durum böyle olunca da ortaya belli başlı sorunlar çıkmaktadır. Bu sorunların çözüme ulaşması sağlık sektörünün yapısından dolayı hızlı gerçekleştirilmelidir. Ancak ülkemizde davaların çözümü ve sonuca bağlanması uzun vakitler alabilmektedir. Bu sebepten ötürü alternatif hukuki çözüm yolları aranmaktadır. Arabuluculuk ve uzlaşma kurumları da burada devreye girmektedir. Uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında alternatif yollar olarak görülseler de ülkemizde sağlık hukuku mevzuatı oldukça karışık bir durumdadır.
Sağlık hukukunda arabuluculuk kurumuna geçmeden önce arabuluculuk üstünde de durulması gerekmektedir. Bunun sebebi sağlık hukukunda arabuluculuğun uygulanabilirliğini anlamak için arabuluculuk kurumunun da tanınması gerekmektedir.
Arabuluculuğun temel özellikleri bilinmeden kıyaslama yapmak mümkün olmayacaktır. Arabuluculuk kelime anlamı olarak tam ortadan ikiye bölme ortada bulunma anlamlarına gelmektedir. Arabuluculuk kavramını tanımlamak gerekir ise ortak bir tanımlama yapılmakta zorlanılmaktadır. Ancak farklı tanımlamalar yapılsa bile arabuluculuk için yapılan tanımlar temelde aynıdır. Bu nedenden, ortak bir tanım yapılması gerekirse tarafların kendi rızaları ile bir araya geldikleri sistematik teknikler uygulanarak görüşmek müzakerede bulunmak amacıyla tarafların anlaşmasını ve birbirlerini anlamalarını sağlamak ve kendi çözümlerini kendileri üretmek için aralarında iletişimi sağlamak ve uzmanlık eğitimi almış tarafsız ve bağımsız üçüncü kişi ile birlikte yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi şeklinde tanımlanabilir. Bu tanımda dikkat çeken unsur üçüncü kişinin varlığıdır. Bu kişi karar verme yetkisine sahip olmadığı gibi taraflara yardımcı olmak ve süreci yürütmek ile yükümlüdür. Ayrıca arabuluculuk sürecinin sonunda kararı verecek olan taraflardır. Aslında arabuluculuk üçüncü bir kişinin katılımıyla taraflar arası iletişimin yeni bir aşamaya ulaştığı ve tarafların uyuşmazlığa farklı bir açıdan bakmasını sağlayan ve sonuçta tarafların uzlaşması sonucuna ulaşılması istenen bir yöntemdir.
Son olarak arabuluculuk uygulamasının hukuki bağlayıcılığı konusudur. Arabuluculuk sonucunda bir sonuca ulaşılır. Bu sonuç tarafların anlaşması sonucu elde edilen ortak bir karar olabileceği gibi taraflar ortak bir paydada buluşamadığı için olumsuz da sonuçlanabilir. Böyle durumlarda sonuç ne olursa olsun tarafların yargı yoluna başvuruları engellenmemiştir. Yani arabuluculuk kurumu sonucunda ortaya çıkan sonuç yargıda çıkan sonuç gibi bağlayıcı nitelikte değildir. Kişiler sonuç ne olursa olsun yargı yoluna başvurabilir. Ancak görüşmeler sonucunda bir anlaşmaya varılırsa ve daha sonradan yargı yoluna gidilirse bu dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edebilecektir.
Arabuluculuk sağlık hukuku uyuşmazlıkları için alternatif bir çözüm yolu olarak ortaya çıkmaktadır. Temelinde bu iki disiplin birbirinden çok farklıdırlar. Ancak korumak istedikleri değerler arasında benzerlikler bulunmaktadır. Bu duruma ek olarak hekim ve arabulucu arasında da benzer yönler bulunmaktadır. İlk bakışta insan bu iki meslek grubu arasında nasıl bir benzerlik olduğunu merak ediyor. Bu durum ilgili kişilerin bir tarafın hukuk diğer tarafın tıp fakültesinden mezun olmaları ve çalışma alanlarının farklı olmasıdır. Bu iki meslek grubun ortak tarafı ise aydınlatma konusunda ortaya çıkmaktadır. Aydınlatma müessesesinde işlenen konular farklı olsa bile yürüttükleri sürecin düzgün ilerlemesi ve sonuç ortaya çıktığında bunun hukuka aykırı olmaması sebebiyle hekim ve arabulucunun sorumluluğu altındadır.
Sağlık alanında ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıklarda çözüme ulaşılması diğer hukuki uyuşmazlıklara kıyasla daha zor olabilmektedir. Bunun sebebi insanların özellikle kendi veya yakınlarının sağlıklarıyla ilgili durumlarda daha duygusal olmakta ve daha ağır tepkiler verebilmektedirler. Böylelikle uyuşmazlığım yargı yoluna taşınmasından önce arabuluculuğa gitmesi önem kazanmaktadır. Taraflar arabuluculuk ile hem maddi hem de manevi olarak kazançlı duruma geçebilirler. Bu durum tarafların hepsi için geçerlidir. Direk yargı yoluna başvurulduğu zaman tarafların arasında bulunan gerginlik ve kötü ilişkinin daha da kötü duruma geleceği ortadadır. Arabuluculuk ile bu durum düzeltilebilir en azından daha kötüye gitmesi engellenebilir.
Sağlık hukukundan doğan tartışmalar Türkiye’de çok uzun yıllar boyunca sıkıntı yaratmıştır ve yaratmaya devam etmektedir. Burada incelediğimiz üzere arabuluculuk kurumu bu tarz uyuşmazlıkların çözümü için en ideal yoldur. Bunun sebebi arabuluculuğun sahip olduğu avantajlar ve uyuşmazlıkların çözümüne olan uygunluğundan kaynaklanmaktadır. Hukukumuzda arabuluculuk iş hukuku için dava şartı olarak getirilmesine rağmen sağlık hukukunun özel hukuk ile ilgili olan uyuşmazlıklarında da kullanım alanı bulabilecektir. Çünkü yapılan hatalar ve ortaya çıkan sonuçlar ile tarafların uzlaşma sağlayabileceği görülmektedir. Sağlık hukuku ve arabuluculuk arasındaki ilişki ise gelecekte daha fazla önem kazanacaktır. Bunun sebebi yargı sisteminin sahip olduğu olumsuzluklar ve sağlık hukuku uyuşmazlıklarında tarafların özel hukuk ile ilgili olan uyuşmazlıklarda anlaşma sağlama olasılığını yüksek olmasıdır. Herhangi bir tarafın birbirine üstün olmaması da sağlık hukukunun özel hukuk uyuşmazlıkları açısından önem kazanmaktadır. Burada getirilmesi gereken bir eleştiri ise sağlık hukuku ve arabuluculuk kavramları ülkemizde yeni gelişen ve hukuk düzeninde kendine yeni yer edinen kavramlardan olmasıdır. Bu sebepten ötürü uygulamada insanların bilmemesinden çok kullanılmamakta ve gelişmesi yavaş bir şekilde olmaktadır.
Stj Av. Ömer Yavuz Ekşioğlu