Site Loader
İletişim
Halil Rıfat Paşa Mahallesi Teoman Sokak No: 2 Şişli/İstanbul
Halil Rıfat Paşa Mahallesi Teoman Sokak No: 2 Şişli/İstanbul

SAĞLIK ÇALIŞANLARI İÇİN ZORUNLU NÖBET UYGULAMASI

Fazla mesai konusu her daim üzerinde durulaması ve iyi bir şekilde düzenlenmesi gereken bir uygulamadır. Bunun sebebi insanın sahip olduğu fiziksel ve psikolojik sınırlar olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumu açıklamamız gerekir ise insanların verimli ve hatasız şekilde çalışabilecekleri süre bellidir. Dinlenmeden çalışılan uzun saatler sonucunda çalışan kişilerin işlerine gösterdikleri dikkatinin ve yaptıkları işlerin veriminin düştüğü bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Her türlü alanında insanlar fazla mesai yapmaktadırlar. Bu durum sonucunda da sıkıntılar ve kötü sonuçlar ortaya çıkabilmektedirler. Ancak yapılan fazla mesai durumunun öneminin arttığı ve diğer iş alanlarından daha fazla incelenmesi gereken bir iş alanı bulunmaktadır. Bu alan sağlık sektörüdür. Sağlık sektöründe fazla mesainin daha fazla incelenmesinin sebebi ise doktor, hemşire ve diğer sağlık personelinin işine konu olan unsurun insan sağlığı olmasından kaynaklanmaktadır.

Sağlık çalışanlarının yaptığı mesleğin iyi yapılması direkt olarak insan sağlığını etkilemektedir. Bu sebepten ötürü bu kişilerin mesleğini yaparken maksimum dikkati ve özeni göstermeleri gerekmektedirler. Bu durumun sağlanabilmesi için kişilerin düzenli uyku ve sağlıklı olmalarına ihtiyaç vardır. Sistemin buna göre kurulması gerekmektedir. Ancak şu anda ülkemizde kurulu sağlık sistemine bakıldığı zaman ortaya belli başlı sıkıntıların çıktığı görülmektedir. Bu Sıkıntıların başında sağlık çalışanlarının iş yükünün fazla olması, bunun yanında mesai sürelerinin aşırı derece fazla sürelere çıkabilmesidir. Bu duruma ek olarak bu uzun mesai saatlerinden sonra sağlık çalışanlarının yeterli dinlenme seviyesine ulaşamadan tekrar çalışmaya başlamaları ayrı bir sorun teşkil etmektedir.

Bu durum daha ayrıntılı olarak incelenmesi gerekir ise sağlık çalışanlarının olağan mesai saatleri dışında uzun sürelere ulaşan nöbet süreleri ele alınmalıdır. Örneğin doktor ve hemşireler, tutulan nöbetler için ek ücret alsalar da verilen bu ücret sadece maddi durum üzerinden değerlendirilir. Daha önce de belirttiğimiz üzere sunulan sağlık hizmetinin kalitesine pozitif bir katkısı bulunmamaktadır.

Uzun süreli nöbetlerin hukuka uygunluğu üzerinde duracak olursak; öncelikle belirtmek gerekir ki; sağlık çalışanlarının çalışmaktan değil uzun süreli verimsiz çalışmaktan şikayetçidirler. Yine burada ortaya çıkan asıl sıkıntı nöbetlerden sonraki süreçlerinin iyi değerlendirilememesi üzerinedir. Uzun saatler boyunca nöbet tutan sağlık çalışanlarının evlerine dönerken; gerekli ulaşım imkanına sahip olabilmesi veya buna uygun bir sistemin kurulması gerekmektedir. Ancak ülkemizde önem verilen durum bakılan hasta sayısı ve sistemin hızlı ilerlemesi üzerine yoğunlaşmaktadır. Yani sağlık çalışanları ikincil plandadır. Bu sebep ile sağlık çalışanlarının nöbet sonrası durumları çok önemsenmemektedir. Yakın zamanda 36 saat nöbetten dönen asistan hekimin park halindeki kamyona arkadan çarparak vefat etmesi olayı bu duruma acı bir örnektir. Bu durum uzun saat çalışmalar sonucunda insanların algısının ve dikkat seviyesinin ne ölçüde azaldığına kanıt teşkil eder niteliktedir. Bu durum tıp dışındaki diğer meslek gruplarında da tehlike arz etmesine rağmen tıp mesleğinde tehlike durumunu daha da arttırmaktadır. Bunun sebebi tıp mesleğinin uygulama alanı ve insan hayatı üzerindeki doğrudan etkisidir. Uzun saatler çalışan bir insanın yaptığı iş sırasında normal konsntrasyonuna göre hata yapması ve yeterince odaklanamaması gayet olağandır. Böyle durumlarda insanların titizlikle iş yapmaktan kaçınması şarttır. Ancak Türkiye de ki sisteme bakıldığı zaman bunun yapılabilmesi çok mümkün değildir. Bunun sonucunda istenmeyen durumlar ortaya çıkmaktadır. Bunlar sağlık personelinin yaptıkları işlemlerde hata yapmaları sonucu fiziksel, maddi veya manevi zararlar doğabilmektedir. Ayrıca sağlık çalışanlarının kendilerine de zarar verebilecek durumlar ortaya çıkabilmektedir.

Burada bizim asıl incelemek istediğimiz konu doktor ve hemşirelerin çalışmak zorunda oldukları durumun hukuki çerçevesidir. Bu durum incelenirken izlenecek yöntem parçalarına ayırarak teker teker inceleme şeklinde olacaktır. İnceleme yaparken öncelikle bu sürecin hukuka uygun olup olmadığı değerlendirilecektir. Sonrasında İş hukukunda incelenen fazla mesai durumu ile kıyaslama yapılacaktır.

İlk olarak sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu uzun mesainin hukuka uygun olup olmadığına değinecek olursak; nöbetlerde uygulanan sistem şu şekilde olmaktadır: Hafta içi nöbetler 17.00-08.00 saatleri arasında 15 saat olarak gerçekleşmekte, çalışanın yaptığı işin niteliğine ve zorunlu ihtiyaçlar nedeniyle 3 saat ara dinlenme kullandığı kabul edilerek hafta içi nöbette 12 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmektedir. Hafta sonu nöbetler 24 saat sürmekte, yapılan işin niteliğine ve zorunlu ihtiyaçlar nedeniyle 4 saat ara dinlenme indirildiğinde 20 saat fazla çalışılmış olmaktadır.  Normalde bu sürelerden sonra hafta içi yapılan nöbetlerde çalışanın “ertesi gün izni” bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili Yargıtay’ın bu hesaplama sistemine göre karar verdiği görülmektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27/9/2010 tarih ve E:2008/35002, K:2010/26030 sayılı kararı şöyledir; “ Çalışan doktor veya hemşirenin fazla mesai süresinin hesaplanması için tanık anlatımı, nöbet çizelgesi gibi unsurlar kullanılır. Böylelikle kişinin çalışmasının hukuka aykırı mı yoksa normal standartlar içinde olup olmadığı anlaşılır.

Danıştay’da nöbetler ile ilgili farklı bir durum incelenmiştir.  Danıştay 5. Dairesi’nin 9/11/2015 tarih ve E:2013/7100, K:2015/8746 sayılı kararına yansıyan bir uyuşmazlıkta; zorunlu nöbet görevi bulunan kişi annesinin bakımını üstleniyor olması nedeniyle nöbetten muaf tutulmasının talep etmiştir. Günümüz şartlarına bakıldığı zaman bu durum gayet normal karşılanması gereken bir durumdur. Ancak sağlık sektörüne bakıldığı zaman daha önce de açıklandığı üzere hizmetin devam etmesi gerekmektedir. Kararın sonucuna baktığımız zaman başvuruyu yapan doktorun nöbetten muaf tutulmayacağına karar verilmiştir.

Kanaatimizce; böylesi bir karar ile karşılaşan sağlık çalışanın zor duruma düşeceği konusunda şüphe yoktur. Yine doktorun eğer annesine baktırabileceği kişi olsaydı başvuruyu yapmayacağı da aşikardır. Olaya ahlaki ve toplumsal yargılar  ekseninde baktığımız zaman konu farklı değerlendirilebilmektedir.

Nöbet konusunda değerlendirilmesi gereken diğer bir konu ise doğum yapmış olan sağlık çalışanın nöbet durumudur. 657 sayılı Devlet Memurları Kanun’un 101. Maddesinde; “Günün yirmi dört saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan Devlet memurlarının çalışma saat ve şekilleri kurumlarınca düzenlenir. Ancak, kadın memurlara; tabip raporunda belirtilmesi hâlinde hamileliğin yirmi dördüncü haftasından önce ve herhalde hamileliğin yirmi dördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez. Özürlü memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez.” hükmü yer almaktadır. Bu durumda hamilelik sırasında ve hamilelikten sonra bir yıl süre boyunca kişiye herhangi bir nöbet yazılması hukuka aykırıdır. Danıştay 5. Dairesi tarafından verilen 9/11/2015 tarih ve E:2013/7100, K:2015/8746 sayılı kararda; “doğumun üstünden bir yıl geçmemiş olmamasına rağmen sağlık çalışanın nöbet uygulamasına dahil edilmesinin hukuka uygun olmadığına karar vermiştir.

Danıştay kararından yola çıkarak nöbet süreleri ve nöbet türlerinin hukuka uygunlukları yönünden yorum ve karşılaştırma yapılabilir. İki karar da benzer nitelikte olmasına karşın verilen kararlar birbirinden farklıdır. İkisinde özüne bakıldığı zaman bakıma muhtaç kişiler bulunmakta ve nöbetten muaf tutulma isteği bulunmaktadır. Bunun en temel sebebinin durumlar ile ilgili bulunan hukuki mevzuattan kaynaklanmaktadır. Hamile kadın ile ilgili verilen karara bakıldığı zaman direkt bu olayla ilgili düzenleyici madde bulunmasına karşın kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişi açısından bir düzenlemeye rastlanmamaktadır. Yapılan değerlendirmelerde bu sebepten ötürü bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu durumda insanlar arasında farklı düşünceler ortaya çıkabilir. Bu farklılık ahlaki ve toplumsal düşünce olarak ortaya çıkabilir.

Sağlık alanında fazla çalışmayı hukuki planda daha iyi oturtabilmek için iş hukukunda ayrıntılı bir şeklîde düzenlenen fazla çalışma üzerinde durulacaktır. Ondan sonra kıyaslama ile daha net bir çerçeveye oturta bilineceği kanısındayız. İş hukukunda kural olarak haftalık 45 saati aşan çalışan süreler, “fazla çalışma süresi” olarak geçmektedir. Bu fazla çalışmanın uygulanma biçimi ilgili yönetmelikle belirlenmektedir. Bu duruma ek olarak her ne koşulda olursa olsun bir işçinin günlük 11 saatten fazla çalıştırılamayacağı da belirtilmiştir. Fazla çalışmanın gerçekleşmesi için 2 şart bulunmaktadır. Bunlar yasal çalışma süresinin aşılması ve işçinin onayının alınması şeklinde ortaya çıkmaktadır. İlk koşulun gerçekleşme durumu görece daha kolaydır. Çünkü kişi mesai dışında çalışmaya başladığı an gerçekleşmiş olur. 2. Şart için ise uygulamada genelde iş sözleşmesi kurulurken fazla çalışma ile ilgili işçinin onayı alınmaktadır.

Son olarak incelenmesi gereken durum “serbest zaman” kavramıdır. İşçiler fazla çalışmaları için ek ücret veya çalıştıkları süreye karşılık serbest zaman talep edebilirler. Ancak işçilerin bu iki seçenekten birisini tercih etmeleri gerekmektedir. Bu açıklanan bilgiler ışığında sağlık çalışanlarının tuttukları nöbet ile kıyaslandığı zaman nöbet adı altındaki çalışmalarının çok daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum ayrıca sağlık sisteminin kuruluş biçiminden uygulanagelmektedir.

Günümüzde sağlık çalışanının nöbetten muaf olma gibi bir hakları maalesef ki bulunmamaktadır. Hatta sağlık çalışanlarına; işçilere tercih olarak verilen zamlı ücret veya dinlenme arasında tercih yapma hakkı dahi tanınmamaktadır. Buradan çıkarabileceğimiz sonuç ise sağlık çalışanlarının iş hukukunda düzenlenen fazla mesai müessesesinden çok daha ağır şartlar altında çalışmak zorunda olduklarıdır.

Sonuç olarak sağlık çalışanlarının nöbet sürelerinin hukuka uygunluğu konusunda sağlık sisteminin düzenlenme biçimi ve insanların sağlık hizmetine günün herhangi bir saatinde ihtiyaç duyabilme olasılığından ötürü nöbetin varlığı bir zorunluluktur. Ancak nöbet ile ilgili planlama ve kurulacak sistemin çok üst seviyede olması ve sağlık çalışanlarının verimini üst seviyede tutmak için özenle düzenlenmelidir. Ülkemiz uygulamasına ve yargı kararlarına bakıldığı zaman ise her somut olay üzerinden değerlendirme yapılırken gerçekleşen olayın şartlarına, doktor ve hemşirelerin nöbet sırasında ve sonrasında maruz kaldığı davranışlara göre hukuka uygunluk değerlendirilmesi yapılmaktadır.

Stj. Av. Ömer Yavuz EKŞİOĞLU

YAZAR: İstanbul Hukuk ve Danışmanlık

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir